
CHP Öğrencileri Darbeye Alet Mi Etti? Şok İddialar!
Türkiye siyasi tarihinde derin izler bırakan 27 Mayıs darbesi, günümüzde yeniden tartışma konusu oluyor. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yargılanma süreciyle birlikte, CHP'nin geçmişte öğrencileri nasıl kullandığına dair iddialar yeniden gündeme geldi. Peki, CHP gerçekten öğrencileri darbeye alet etti mi? İşte o karanlık döneme ışık tutan detaylar...
27 Mayıs Öncesi Öğrenci Olayları: Bir Darbe Provokasyonu mu?
1960'lı yıllara gelindiğinde, Türkiye'de siyasi gerilim giderek tırmanıyordu. Demokrat Parti iktidarı ve muhalefet arasındaki sert çekişmeler, üniversitelerde de yankı buluyordu. CHP'nin, o dönemde öğrencileri kullanarak hükümete karşı protestoları körüklediği iddiaları, darbe sürecini tetikleyen önemli faktörlerden biri olarak gösteriliyor. Celal Bayar'ın "CHP'nin kol gücü" olarak tanımladığı üniversiteler, 1950'lerden itibaren kaynamaya başlamıştı.
Demokrat Parti'nin Uşak ve Kayseri Yeşilhisar'da yaşanan olayların araştırılması için kurduğu Tahkikat Komisyonu, gerilimi daha da artırdı. Komisyonun kurulmasına ilişkin önergede, "Kardeş kavgası çıkarılmaya çalışıldığı, ordunun siyasete çekilmek için gayret edildiği" gibi ifadeler yer alıyordu. Bu durum, CHP'nin tepkisini çekti ve öğrenci protestoları daha da şiddetlendi.
İsmet İnönü'nün TBMM'de sarf ettiği, "Bu yolda devam ederseniz ben de sizi kurtaramam! Arkadaşlar, şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır" sözleri, adeta darbenin habercisi gibiydi. Bu sözlerden sonra üniversitelerde hareketlilik başladı ve 28 Nisan'da İstanbul Üniversitesi'nde gösteriler patlak verdi.
"Kıyma Makinesi Yalanı" ve Darbe Sonrası İddialar
Öğrenci olayları sırasında yaşanan can kayıpları, CHP basını tarafından abartılarak kamuoyuna yansıtıldı. Ertuğrul Alatlı'nın "Gençlerin öldürülüp cesetlerinin kıyma makinelerinden geçirildiği" iddiası, darbe öncesi ve sonrası gazetelerde manşetlere taşındı. Ancak bu iddiaların asılsız olduğu, ilerleyen yıllarda ortaya çıktı.
Darbe gerçekleştikten sonra Milli Birlik Komitesi tarafından yayınlanan tebliğde de benzer iddialara yer verilerek, "Cinayetlerin kısa zamanda meydana çıkarılması ve canilerin ele geçirilmesi için sayın talebe velilerinin ve sayın halkımızın resmi makamlara ve üniversite tahkik heyetlerine yardımcı olmalarını rica ederiz" çağrısı yapıldı. Ancak tüm aramalara rağmen tek bir ceset bile bulunamadı.
CHP'li İsimlerden İtiraflar ve Gerçekler
Darbe gerçekleştikten sonra CHP'li isimlerden birbiri ardına itiraflar geldi. CHP Gençlik Kolları Kurucusu Suphi Baykam, 19 Nisan'da İsmet İnönü'nün de katıldığı ilk öğrenci gösterilerini kendisinin organize ettiğini açıkladı. Baykam, İnönü'nün Kızılay'daki İş Bankası şubesine gideceğini üniversite gençlerine haber verdiğini ve "Gelsinler nümayiş yapsınlar" dediğini belirtti.
CHP'li Ayhan Toraman da anılarında, çalışmaların bir kısmını CHP Beyoğlu ilçe binasından örgütlediklerini ve beyannameler hazırlayıp dağıttıklarını aktardı. İstanbul Üniversitesi'ndeki olayların arkasındaki provokatörlerden Orhan Birgit ise, "Ben eski bir öğrenci lideriydim. Geldi çocuklar, bana sordular, ben onlara ne yapmaları gerektiğini anlattım" ifadelerini kullandı.
Sonuç: Tarihin Karanlık Sayfaları Aydınlanıyor mu?
27 Mayıs darbesi, Türkiye'nin siyasi tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Darbeye giden süreçte yaşanan öğrenci olayları ve CHP'nin rolüne dair iddialar, hala tartışılmaya devam ediyor. Arşiv belgeleri, itiraflar ve araştırmalar, o döneme ışık tutarken, tarihin karanlık sayfalarının aydınlatılmasına katkı sağlıyor. Öğrencilerin siyasi çıkarlar uğruna kullanılması, demokrasinin ve özgür düşüncenin önündeki en büyük engellerden biridir. Bu nedenle, geçmişten ders çıkararak, gelecekte benzer olayların yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır.