
Erkek Şiddetine İndirim Mi? İşte Sistematik Hoşgörünün Acı Gerçeği!
Türkiye'de kadına yönelik şiddet olayları artarken, mahkemelerin verdiği kararlar tartışma yaratmaya devam ediyor. Erkek şiddetine uygulanan 'iyi hal' indirimleri ve yargının failleri koruyan tutumu, sistematik bir hoşgörünün varlığını gözler önüne seriyor. Bu durum, şiddetin devamlılığını sağlayan ve failleri cesaretlendiren bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Neden Sistematik Hoşgörü?
Erkek şiddetine sistematik hoşgörü, devletin, yargının ve kolluk kuvvetlerinin gerekli düzenlemeleri yapmaması, gerekli adımları atmaması, hatta failin kravat takması, takım elbise giymesi, pişman olması gibi durumları göz önünde bulundurarak uyguladıkları iyi hal indirimleriyle faile sağlanan kolaylıklarla faile "ben arkandayım" demesi anlamına geliyor. Bu cezasızlık durumu, tekil hatalardan veya istisnai durumlardan ibaret değil, aksine bir düzen içerisinde tekrar eden ve neredeyse kural halini almış bir tutum haline geldi. Yani durum artık birkaç yanlış karar değil, devletin ve yargı sisteminin düzenli olarak erkek şiddetine karşı genel ve sürdürülen bir anlayış biçimini yani "hoşgörüyü" yansıtıyor.
Cinayet/şiddet faillerine iyi hal indirimleri uygulanarak, "Çok kıskandım", "Çok öfkeliydim", "Kendimde değildim", "Onu çok seviyordum", "Pişmanım" gibi savunmalar da artık yargı tarafından tolere edilebilen mazeretlere dönüşüyor. Yargının ve devletin de şiddet karşısında tarafsız değil, faile anlayış gösteren bir tutum gösterdiğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla burada söz konusu olan yalnızca ihmalkârlık değil; kadınların hayatı pahasına sürdürülen bir hoşgörü politikasıdır ve bu hoşgörü, sistemin bütün organlarına sinmiş, kurumsallaşmış bir anlayışın ürünü oluyor.
Sistematikleşen İlk Adım
Kadın, karşısındaki erkekten şiddet görüyor, karakola başvuruyor. Çoğu zaman "Barışın, kocandır, söz verdi bir daha olmayacak" cevaplarını alıyor. Bir diğer şiddetten sonra kadının karakola başvurma gibi bir şansı olmuyor. Kadın erkek şiddetine kurban gidiyor. Kolluk kuvvetlerinin takındığı "barışçıl, ılımlı" yaklaşım bir erkek şiddetine daha ihtimal veriyor. Bu yaklaşım da kutsal olan ailenin değil, kişinin özgürlüğü ve yaşam hakkı düşüncesini yok sayıp, şiddeti normalize eden ilk adım oluyor. Dava açıldığında da mahkemeden çıkan karar adaletin değil, şiddetin failin lehine işlediğini gösteriyor ve düzenin sistematikliğini gösteren ilk adım oluyor. İyi hal, haksız tahrik ve takım elbise indirimleriyle faillerin cezası iyileştiriliyor, öfkelerine "tahrik" kılıfı giydiriliyor. İnsan canına kastetmenin bahanesi olur mu? Adalet bu kadar zedelenir mi? Adalet bu kadar eğilip bükülür mü? Yargı sistemimiz açıkça "Erkek şiddeti anlaşılabilir" diyor ve sistematik hoşgörü tam olarak bu noktada başlıyor. Fail ve geleceğin failleri "Nasıl olsa yargı bizi anlar" diyerek şiddete karşı cesaret buluyor.
2025'te Erkek Şiddeti: Yargının Kararları
bianet’in Erkek Şiddeti Çetelesi’ndeki bilgilere göre, Nisan 2025’te 36 kadın, 2025’te ise 105 kadın öldürüldü. Erkekler, Nisan’da en az 44 kadına şiddet uyguladı, en 39 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti, 15 kadını taciz etti. Erkekler, 59 kadını seks işçiliğine zorladı. Ankara’da trans kadın seks işçisi D.D’ye saldıran ve ölüm tehlikesine sebebiyet veren H.G isimli erkeğin istinaf davası 25 Nisan’da devam etti. H.G’nin davası 20 Haziran’a ertelenerek bu süreçte de yurt dışına çıkış yasağı verildi. Balıkesir’de ablası S.G isimli kadına cinsel saldırıda bulunan E.T, “nitelikli cinsel saldırı” suçundan yargılandığı dava 8 Nisan’da başladı. Mahkeme heyeti failin tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Davası 6 Ekim’e ertelenen fail, hala topluma karışıyor. İstanbul’da otobüste karşına oturan A.Ü isimli kadını taciz eden E.A isimli erkek, “teşhir suretiyle cinsel taciz” suçuyla tutuksuz yargılanıyordu. Davada 20 Nisan’da karar çıktı. Mahkeme heyeti erkeğe, “teşhir suretiyle cinsel taciz” suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası verdi ve erkeğin cezası ertelenerek 1 yıl da denetime tabi tutulmasına karar verildi. Diyarbakır’da Z.Y isimli kadını sosyal medya üzerinden mesajla taciz eden H.T isimli erkeğin yargılandığı davada 22 Nisan’da karar çıktı. Mahkeme heyeti, erkeğe “cinsel taciz” suçundan 2 bin 800 lira idari para cezası verdi ve erkek denetimli serbestlik kapsamında 5 yıl içerisinde suça karışması durumunda para cezasını ödeyecek.
Tüm bu örnekler ve rakamlar gösteriyor ki, kadınların hayatı bir istatistiğe, dava dosyasına ve haber satırına indirgeniyor. Kadınlar sadece şiddete değil, adaletsizliğe de direniyor. Kolluk kuvveti aile terapistliği yaptığında, yargı da faile kol kanat gerdiğinde bir kadın daha aramızdan ayrılıyor. Şiddeti besleyen sadece failin öfkesi değil; onu durdurmayan, cezalandırmayan ve caydırmayan çarpık düzendir. Sistematik hoşgörü yargının iyileştirilmesiyle son bulur. Son bulmazsa şayet bir kadının adını daha "Direndiği için öldürüldü" manşetleri altında görmemiz an meselesi.