Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 23 Nisan'da Marmara Denizi'nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından merakla beklenen 'Marmara Denizi Depremi Bilgilendirme Notu'nu yayınladı. Açıklamada, 26 Nisan itibarıyla 445 artçı sarsıntının yaşandığı ve ilk ana depremi takiben 5.2 büyüklüğünde iki önemli artçı depremin meydana geldiği belirtildi.
Artçı Sarsıntılar Nerede Yoğunlaşıyor?
Kandilli Rasathanesi'nin açıklamasına göre, artçı depremlerin büyük bir kısmı Orta Marmara ve Kumburgaz segmenti arasında, yaklaşık 15-20 km'lik bir alanda yoğunlaşmış durumda. Bu durum, bölgedeki fay hatlarının hareketliliğinin devam ettiğini gösteriyor. Uzmanlar, bu tür artçı sarsıntıların bir süre daha devam edebileceği konusunda uyarıyor.
Kandilli'den Önemli Uyarılar
Kandilli Rasathanesi, depremle ilgili yaptığı açıklamada şu önemli ifadelere yer verdi:
- Deprem, Marmara Bölgesi ve çevresindeki illerde hissedildi.
- Deprem merkez üssündeki aletsel şiddet MMI 8 ve yerleşim yerlerinde aletsel şiddet değeri V'e kadar ulaştı.
- Yapıların maruz kaldığı spektral ivmenin, tasarımda esas alınan spektrumun oldukça altında kaldığı görüldü.
- Depremi takiben 6 dakika sonra tsunami uyarı mesajları ilgili kurumlara iletildi ve gözlemlerle teyit edildi. Uyarı, tehlikenin geçtiği mesajıyla sonlandırıldı.
Rasathane yetkilileri, artçı sarsıntıların bir süre daha devam edeceğini vurgulayarak, vatandaşları riskli olduğu tespit edilen binalara girmemeleri konusunda şiddetle uyardı.
Depremin Ardından Tsunami Alarmı
Depremin hemen ardından Kandilli Rasathanesi, tsunami uyarısı yayınladı. Bu uyarı, hem Türkiye'deki ilgili kurumlara hem de bölgedeki diğer ülkelere iletildi. Neyse ki, yapılan gözlemler sonucunda tsunami tehlikesinin olmadığı anlaşılınca uyarı kısa süre sonra kaldırıldı. Bu durum, erken uyarı sistemlerinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Marmara Denizi'nde yaşanan bu deprem ve artçı sarsıntılar, bölgedeki deprem riskini bir kez daha hatırlattı. Uzmanlar, olası büyük bir depreme karşı hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyor. Özellikle eski ve riskli binaların güçlendirilmesi veya yenilenmesi, can kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem taşıyor. Yetkililerin ve vatandaşların bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor.
