İstanbul'da 23 Nisan'da meydana gelen deprem ve sonrasında yaşanan artçı sarsıntılar, vatandaşların evlerine dönme konusunda tereddüt yaşamasına neden oldu. Deprem korkusu yaşayan bazı İstanbullular, hala parklarda ve açık alanlarda yaşamaya devam ediyor. Kimileri parklarda çadır kurarken, kimileri de karavanlarını parkların yanındaki arazilere çekerek depremden uzak kalmaya çalışıyor.
Depremzedelerin Yaşam Mücadelesi
Depremzedelerin yaşam koşulları oldukça zorlu. Parklarda kurulan çadırlarda ve karavanlarda temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken vatandaşlar, yetkililerden yardım bekliyor. Özellikle hijyen koşullarının yetersiz olması, salgın hastalık riskini de beraberinde getiriyor. "Evimize girmeye korkuyoruz, sürekli sallanacakmışız gibi hissediyoruz" diyen depremzedeler, kalıcı bir çözüm bulunana kadar parklarda kalmaya devam edeceklerini belirtiyor.
Karavanlar Umut Oldu
Deprem korkusu yaşayan ve evlerine girmek istemeyen bazı vatandaşlar için karavanlar, geçici bir çözüm yolu oldu. Karavanlarını parkların yanındaki arazilere çeken aileler, burada daha güvenli bir ortamda yaşamaya çalışıyor. Ancak karavanlarda da yaşam koşulları oldukça sınırlı. Su, elektrik ve tuvalet gibi temel ihtiyaçların karşılanması konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Karavan sahipleri, yetkililerden destek bekliyor.
Yetkililerden Destek Bekleniyor
Depremzedelerin parklarda ve karavanlarda yaşamaya devam etmesi, yetkililerin harekete geçmesini gerektiriyor. Öncelikle depremzedelerin temel ihtiyaçlarının karşılanması, hijyen koşullarının iyileştirilmesi ve psikolojik destek sağlanması büyük önem taşıyor. Uzun vadede ise, depreme dayanıklı konutların inşa edilmesi ve vatandaşların güvenli bir şekilde yaşayabileceği ortamların oluşturulması gerekiyor.
İstanbul'da deprem korkusu yaşayan vatandaşların parklarda ve karavanlarda yaşamaya devam etmesi, sorunun hala çözülemediğini gösteriyor. Yetkililerin acil olarak harekete geçmesi ve depremzedelere gerekli desteği sağlaması gerekiyor. Aksi takdirde, bu durum hem depremzedelerin yaşam koşullarını olumsuz etkileyecek hem de toplumda huzursuzluğa yol açacaktır.
